19 Nisan 2008 Cumartesi

BAYAN MAVİ

Seyretmediğimden dolayı bilmiyorum, lakin çeşitli kaynaklardan edindiğim bilgiler şansının O.C. dizisinde ve 2006 yapımı Annette Bening, Gwyneth Paltrow ve Alec Baldwin’in oynadığı komedi drama türü “Running With Scissors” filminde kullanılan şarkısı “Mr. Blue” sayesinde döndüğünü söylüyor. Catherine Feeny’den bahsediyorum. Bileniniz vardır muhakkak, sade sözler, güzel bir melodiyle donatılmış naif bir şarkıdır Mr. Blue. Bir insana, mesela “Ham Çökelek!”, “O Şimdi Asker, Canı Neler İster!” gibi şöhreti yakalatacak türden iddialı olmasa da, pek çok kişinin bir şekilde dikkatini cezbetmeyi başarmış olmalı ki, Feeny şu sıralar country müziğinin sayılı isimlerinden biri olmayı başarmış gibi gözüküyor. En azından bizde pek fazla bilinmese de İngiltere ve Amerika piyasasında öyle.

Catherine Feeny’nin iki ülkede de sevilebilmesinin nedenlerinden bence en önemlisi doğma büyüme Philadelphialı olmasına karşın damarlarında İngiliz kanı taşımasından geliyor. Şöyle bir geçmişine baktığımızda Philadelphia kırsallarında büyümesi ve The Cure, The Smiths (bana göre dünyanın en büyük üç grubundan biri) gibi İngiliz orijinli gruplardan etkilenmesi onu country, folk, blues ve pop karışımı güzel ve başarılı çalışmalara itmiş gibi gözüküyor. Köylü bir müziğe, buna karşın şehirli sözlere sahip şarkıları. Kendi çevresindeki mevzuları anlatmayı da daha çok seviyor gibi. Bu faktörler de eklenince başarılı biri country sanatçısı çıkıyor karşımıza.

Hazır sözü geçmişken “country” olayına da değinelim isterseniz. Şahsi fikrim, pek çok saçma sapan kültür öğeleri yaratan bir toplum olan ve dünya üzerinde sahip olduğu konum, güç vs. neticesinde bizi de kendi yarattığı bu çapraşık düzene hayatın her alanında çekmeyi başaran Amerikalılar’ın yaratmış olduğu belki de tek, kendine özgü ve saf duygularla oluşturduğu bir müzik türüdür country. Genelde kapitalist nimetlerinden pek fazla yararlanmamış ya da yararlanamamış Amerikan ırgat kesiminin (redneck) yaşamış olduğu sıkıntılar, sevinçler, hükümet politikalarına karşı gösterdikleri tepkiler vs. türün yıllar içerisinde şekillenmesine yardımcı olan konular. Bir nevi “Amerikan Arabeski” şeklinde kimileri tarafından nitelendirilebilecek bir durum ama ülkemizle kıyaslama yapacak olursak eğer, yıkıcı etkileri göz önüne alındığında hip-hop, R&B tarzı Afro-Amerikan müzikleri arabeske daha çok yakıştırıyorum ben. “Yıkıcı etki olayı da ne ki?” diye soracak olursanız eğer haklı olarak, ona da şu şekilde bir açıklama getirebilmek mümkün: Nasıl ki, arabesk, adı üstünde Arap havalarının bir şekilde yamanarak, kendi halk kültürümüze uymayan, usturupsuz bir müzik olarak insanımız üzerinde tuhaf, derin bir etki bırakmış ise (öyle ki, son yıllarda entelijansiya arasında bile ciddi tartışmalar yarattı), aynı şekilde Amerikan tarihinde de uzun yıllar kamunun hemen hiçbir alanında (müzik de sayılabilir, blues ve caz hariç) kabul görmeyen Afro-Amerikan toplumunun ve kültürünün de WASP temelli klasik Amerikan toplumunda yine aynı şekilde cereyan eden tuhaf ve derin bir etkisi mevcut. Bu sebeple, iki yüzyılı aşkın bir geçmişi olan bir müzik olan “country”yi “arabesk” olarak nitelemek biraz basite kaçmak gibi oluyor.

Bu tartışma daha böyle uzar gider, o yüzden biz esas kızımıza geri dönelim. Yirmi dokuz yaşındaki Feeny’nin iki albümü bulunuyor. İlki 2003 tarihli “Catherine Feeny”, diğeri ise 2006 tarihli “Hurricane Glass”. İkisi de başarılı ancak ikinci albümün, sanatçının popülerliğiyle orantılı olarak daha çok sattığı bir gerçek. İlk etapta tanımak açısından dinlenebilecek şarkılar ise, başta da söz ettiğimiz “Mr. Blue”, “Hurricane Glass”, “Maggie”, “Forever” ve “A Story To Tell”. Bizden bu kadar diyelim ve Bayan Mavi’yi dinleme, değerlendirme kısmını da size bırakarak, müziğin sadece müzik olmadığını, değişik sosyolojik etmenlerden beslendiğini ve kimi zamanlarda, kimi çevreleri, toplumları derinden etkileyerek bugünlere kadar geldiğini bir kez daha hatırlatalım. Muhabbetle…

Hiç yorum yok: