17 Mart 2008 Pazartesi

PİNHANİ VE TÜRK SATRİANİ’Sİ AKIN ELDES

Aslında albümlerinin çıkışı çok kısa bir zaman öncesine dayanmıyor Pinhani’nin. Geçtiğimiz nisan ayında çıkmasına rağmen, eminim ki çok fazla bileni ve dinleyeni yok bu grubun. Pek fazla promosyon olayına girmediler ve tabii ki birkaç iyi müzik kanalı haricinde de özentisiz kliplerine kimse denk gelemedi. Benimse kendileriyle tanışmam 19 Mayıs’ta bir televizyon programında söyledikleri ‘Ben Nası Büyük Adam Olucam’ adlı parçayla oldu. Genç çocuklar, değişik sözler, vokal ve o da ne? Akın Eldes. Yıllarca Bulutsuzluk Özlemi’nin solo gitaristliğini yapmış olan ve ayrılmasıyla (2000) bir türlü düzenli bir solo gitarist bulamayan ve ( Serdar Öztop’a rağmen, ki o da en az Akın Eldes kadar değerlidir.) bu yüzden de grubun eski canlılığını kaybetmesine neden olan, Bülent Ortaçgil’le, Haluk Levent’le, Gürol Ağırbaş’la da zamanında çalışmış, kanımca da Türkiye’nin en iyi 5 gitaristinden biri olan bu kel kafalı, sevimli, Taşkışlalı (1983-1989) müzik adamını bu gençlerle görünce şaşırmıştım doğrusu. Çünkü Türk rock müziğinde şöyle bir kanı var: Evlatlar babalara yardım eder, saygı duyar, örnek alır, ama babalar hep babadır, gençlerin yanlarında yer almalarını pek istemezler. Misal; Erkin Koray ve rahmetli Cem Karaca’nın yeni Türk rock temsilcilerine göstermiş olduğu tavırlar. Hal böyle olunca, üstelik şarkı da ilk dinleyişte fena gelmeyince gruba olan ilgim biraz daha arttı.

Son zamanlarda Türk rock’ında piyasa patlaması yaşandığı bir gerçek. Pek çok yapımcı, pek çok bar grubuna destek oldu ve bilhassa son 2-3 yılda epey bir yeni grup veya şarkıcı tanıma fırsatına nail olduk. Ancak yapılan işler genelde sevimsiz, genelde kaplanan şarkıların arkasına sığınılan şeyler oldu. Türk plakçılarının çoğunun da rock müzikten pek fazla anlamıyor olmalarından olsa gerek, trend diye rock albümlerine eğilmeleri ve her önüne gelen gruba albüm yapmaları ortada samimiyetsiz ve kaliteden uzak bir hava yarattı. Açıkçası 2000’den sonra Türkiye’de iyi bir grup çıktığını düşünmüyorken Pinhani’nin bu söylediğim olumsuz sebeplerin hepsini tepetaklak eden, özellikle sevimli ve samimiyet dolu albümü beni çok mutlu etti. İnternet sayfalarının da yazdığı gibi müzikleri Bülent Ortaçgil ve Ezginin Günlüğü’ne benzeyen hafif, ılıman, sakin bir tınıya sahip. Özenme illa olacak, ki dünyanın en büyük grupları bile hep başkalarına özenerek ve onların çıtasını yükselterek bir yerlere geldiler ve müziği ileriye taşıdılar. Pinhani’nin Ortaçgil’e benzetilmesi bile daha yolun başında olan bu grup için sevindirici bir olay. Bu çocuklar maazallah değerli Türk bestekârı S. Ortaç’a da (!) benzetilebilirdi.

Pinhani grubu esasında iki kuzenden oluşuyor: Sinan Kayıkçı ve Zeynep Eylül Üçer. Kayıkçı, 1979 doğumlu ve grubun şarkılarını yazıyor, grupta da vokal yapıyor ve ritim gitar çalıyor. Üçer ise 1985 doğumlu, belki de birkaçımızdan daha küçük, bas çalıyor ve geri vokalde. Pinhani pek meşhur olmayan şair dedelerinin mahlasıymış. Pinhan, TDK’ya göre gizli, saklı anlamında. Farsça’dan gelmiş Türkçe’ye. Pinhani de gizliler demek. Demolarını bir gün Akın Eldes’e dinletmişler, (tabi Kayıkçı’nın babasının Eldes’i iyi tanıması da çok kişiye nasip olmayacak bir şans.) o da projede ayriyeten Türkiye’nin en iyi davulcularından Cem Aksel’in de yer almasını şart koşarak albümü yapmaya karar vermişler ve ülkemizde son zamanlardaki en iyi çalışmalardan biri ortaya çıkmış: ‘İnandığım Masallar’.

Şarkılardaki farklılık hemen göze çarpıyor ve son zamanlardaki popülerleştirilmiş rock soundundan çok fazla eser yok. Gayet yumuşak havada, öyle distortionlı, bol cıncınlı şarkılar yapmamışlar, iyi de etmişler kanımca, çünkü rock dinleyicisi her zaman kafa sallamak, kendini yormak yerine bazen de o kafayı dinlemek, rahatlatmak isteyebiliyor. Sözler ise kimi zaman melankolik, kimi zaman ise bir şeyleri eleştirir nitelikte. Kesinlikle son zamanlarda çıkan gruplar içinde en tumturaklı sözlere sahip grup diyebiliriz kendileri için, içleri boş değiller ama gelişmeleri gerek tabi, eğer bir Bülent Ortaçgil idol alınmışsa kendileri tarafından. Albümün dikkate değer parçaları ise ‘İstanbul’da’, ‘Ben Nası Büyük Adam Olucam’, ‘Dön Bak Dünyaya’, ‘Haftanın Sonu’, ‘Beni Al’ ve ‘Yıldızlar’. Klipe gelince çok gösterişsiz bir klip olmuş, elemanların gösterişsiz havalarına uygun denebilir bir yerde ancak kendilerini daha çok ön plana çıkarmaları gerek televole boyutunda olmasa bile. İkiliye konserlerde ayrıca Selim Aydın, Efe Şenyılmaz, Selami Sevinç, Hami Ünlü, Serkan Gün Hondur ve Akın Eldes eşlik ediyor.

Yalnız gruba Akın Eldes’in parmağının değdiği hemen göze çarpıyor. Bunu Bulutsuzluk Özlemi eski albümlerini ve Bülent Ortaçgil-Bu Şarkılar Adam Olmaz albümünü dinleyenler hemen fark edecektir. Esasen İnandığım Masallar albümü daha çok bir Akın Eldes albümü olmuş, yukarıda bahsettiğim albümler gibi. Bir kişinin koca bir albüme tek başına hayat vermesi ve onu insanların dinlediğinde diğer albümlerden kolayca ayırt edebilmesi bir sanatçının büyüklüğünün en büyük ispatı. O yüzden internet sayfalarında okuduğumuzda Eldes için boşuna Türkiye’nin Satriani’si ya da yüksek ihtisasını Gilmore ‘da yapmış gibi değişik ve hoş yorumlar yapılmıyor. Eldes’in ‘Kâfi’ ve ‘Türlü’ adında iki solo çalışması da bulunuyor. Yalnız böyle önemli müzik adamlarının Türkiye’de fazla desteklenmemesi acı bir durum. Çünkü Eldes geçimini turizm rehberliği yaparak sağlıyor, kazandığını da müziğinde harcıyor, en azından o da Tatlıses gibi müzikten parasını kazanıp lahmacun işine girebilseydi, hoş olmaz mıydı sizce de? “İşte ocili, işte ocisiz” deseydi elindeki acılı, acısız lahmacunları göstererek ve gülümseseydi o kel kafasıyla bizlere(!) Tam tersi işte maalesef!

Sonuç olarak, Akın Eldes bu genç grubun elinden tutmuş ve gözlemlediğim kadarıyla grup çeşitli yerlerde de konserler vermeye başlamış. Aslında tek bir albümle bir grup ya da şarkıcı hakkında iyi ya da kötü diye yorum yapmak doğru olmaz, ama başlangıç için iyiler. Umarız ki kendilerini ilerideki albümlerde geçip en azından üstatlara yaklaşmayı başarabilsinler ve de her şeyden önce en az bir Duman ya da Mor ve Ötesi kadar tanınmayı başarabilsinler. Yolları açık olsun!

Hiç yorum yok: